![]() |
![]() | #1 |
Senior Member Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 14.126
| ![]() DARÜLFÜNUN Darülfünun, Türkiye’de 1933’e kadar üniversiteye verilen ad. Çeşitli dönemler*de Darülulum, Darülilm, Darulfünun-u Sul*tani, Külliye ve Camia adlarıyla da anıldı. Tanzimat’ın ilanından (1839) sonra, İs*tanbul’da bir Darülfünun açılması uygun görülerek çeşitli girişimlerde bulunuldu ve yapılan çalışmalar sonunda bir üniversi*te niteliğindeki bu yükseköğrenim kuru*mu Darülfünun-u Osmani adı ile açıldı (14 ocak 1863). 4 000 ciltlik bir kitaplığı ve laboratuvarları olan kurumda; Kimyager Derviş Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Cevdet Paşa, Müneccimbaşı Osman Efendi gibi dönemin önde gelen hocaları ders verdi*ler. Ancak, Çemberlitaş’ta Nuri Efendi ko*nağında faaliyet gösteren okul, konak yanınca (1865) kapatıldı. Bir süre sonra Tür*be semti yakınlarındaki bir binada yeni*den açıldı (1870). Emini (rektörü) Yanyalı Hoca Tahsin Efendi olan Darülfünun’da sı*navla alınmış 450 öğrenci ders görüyor, ayrıca halka açık konferanslar da düzen*leniyordu. Yanyalı Hoca Tahsin Efendi’nin, canlıların havasız yaşayamayacağını öğ*rencilere deney yoluyla kanıtlamak için bir güvercini havası boşaltılmış bir fanus için*de ölmeye bırakması ve profesörlerden Cemalettin Afgani’nin bir konferansında “Peygamberlik bir sanattır” demesi, ba*zı çevrelerce dine saldırı olarak yorumlan*dı. Hoca Tahsin Efendi görevinden alın*dı, Cemalettin Afgani İmparatorluk sınır*ları dışına sürüldü ve Darülfünun da kapatıldıysa (1872) da daha sonra Abdülhamit ll’nin buyruğuyla Darülfünun-u şaha*ne adıyla, Cağaloğlu’nda yeniden öğre*time açıldı (1 Eylül 1900). Mülkiye, Hukuk ve Tıbbiye mektepleri öğrenimlerini ba*ğımsız olarak sürdürürken, Darülfünun-u Şahane’de ilahiyat, matematik, edebiyat ve tabiiye bölümleri ile Türkçe, Arapça, Farsçadan başka Fransız, İngiliz, Alman ve Rus dillerini içeren bir filoloji bölümüne de yer verildi. Öğretim programları yeniden düzenlenerek Hukuk Mektebi de kurumun yapısı içine alındı (1908). Emrullah Efen*di’nin maarif nazırlığı döneminde Darülfünun’un çağdaş bir üniversite düzeyine getirilmesi için çalışmalara başlandı (1912); kimya, jeoloji, doğu dilleri ve coğ*rafya enstitüleri kuruldu. Birinci Dünya sa*vaşı başlarında (1914), Almanya’dan 20 profesör çağrılarak öğretim kadrosu güç*lendirildi. Savaştan sonra hazırlanan bir yönetmelikle, Darülfünun’un her yıl seçi*lecek bir emin (rektör) başkanlığında, fa*kültelerin temsilcilerinden oluşan bir divan (senato) tarafından yönetilmesi öngörüldü (15 Ekim 1919). Aynı yönetmeliğe göre, Darülfünun, medrese (fakülte) adlı dört bölümden (hukuk, tıp, edebiyat ve fünun) oluşacak, öğretim sınıf ve sömestr siste*mine göre yürütülecekti. Cumhuriyet’in ilanından (1923) sonra, Beyazıt’taki Harbi*ye Nezareti binası (bugünkü üniversite merkez binası) Darülfünun’a verildi ve bu dönemde ilk Emin İsmail Hakkı Bey (Baltacıoğlu) oldu. Bir yasa ile kuruma İstan*bul Darülfünunu adı verildi (24 Nisan 1924). Tüzel kişilik ve bilimsel özerklik ka*zandırıldı. Böylelikle Maarif Vekâleti’nden ayrılan ve yeniden örgütlenen Darülfü*nun’a İlahiyat Fakültesi de eklendi. İstan*bul Darülfünunu’nu toptan kaldıran ve İs*tanbul Üniversitesi adı ile bir üniversite ku*rulmasını öngören 31 Mayıs 1933 tarih ve 2252 sayılı yasa ile, bu görev Maarif Vekâleti’ne bırakıldı. |
![]() | ![]() |
![]() |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |