![]() |
|
![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
![]() | #1 |
Senior Member Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 14.126
| ![]() Osmanlı Devleti Kuruluş Döneminde Anadolu Ve Rumelide Yerleşme (İskân) Siyaseti Osmanlı devletinde, belirli bir düze*ne göre yönetim tarafından uygulanan göç ve yerleştirme hareketleri. Bu göç ve yerleştirme hareketleri, üç ayrı yönteme göre yapılırdı: 1. yeni fet*hedilen toprakların Türkleştirilmesi ve nü*fus yoğunluğunun artması amacıyla, arazi vakıfları kurumuna dayalı bir yöntem ola*rak; 2. sistemli bir biçimde yapılan zorunlu yerleşim (tehcir) yöntemi olarak; 3. toprak sıkıntısı çekenlerin bu durumlarını gider*mek için sürgün çıkarma yöntemi olarak. Bu üç yöntem, sırasıyla gözden geçirildi*ğinde, Osmanlı devletinin izlediği iskân si*yasetinin temelleri ortaya çıkar. Önce Ana*dolu’da, sonra da Rumeli’de yeni yerler fetheden Osmanlılar, konar-göçer türk boy ve oymaklarından bir bölümünü bu topraklara yerleştirdiler. Yönetsel ve para*sal yönden bağımsız bir kurum olan ara*zi vakıflarınca yapılan bu sistemli göç ve yerleştirme hareketleri sonucunda bura*larda toplum ve ekonomi yaşamı canlan*dı; yine vakıf girişimiyle kurutulan batak*lıklar ve yerleşime açılan ıssız yerler kullanılır duruma getirilerek gelişti. Buralara yerleştirildikten sonra konar-göçer yaşa*mı bırakan halka, genellikle “resmi bennak”, “caba”, “tekâlifi örfiye”, “avarızı divaniye” vb. gibi vergilere karşı bağışık*lık tanınırdı. Sistemli bir şekilde yapılan zorla iskân yöntemlerinden biri de, tehcirdi. Osmanlı devleti XVII. yy. sonlarında konar-göçer kabilelerin çiftçilikle uğraşan yerleşik hal*ka zarar vermesini önlemek amacıyla, içe dönük yeni bir iskân siyaseti izlemeye başladı. Buna göre, Anadolu’da önceleri bayındırken sonradan toplumsal bunalım*lar yüzünden yıkıma uğramış ve halkı ta*rafından terk edilmiş topraklara, konar -göçerler kafileler halinde yerleştirildi. Bu zorunlu iskân siyaseti, kimi zaman gerçek*ten zora başvurularak, XVIII. ve XIX. yy.’lar boyunca da sürdü. Özellikle XX. yy. baş*larında düşmanla işbirliği yapan Doğu Anadolu Hıristiyanlarına karşı da tehcir yöntemi uygulandı. Yönetim tarafından gi*rişilen bu tür yerleşim hareketinde herhan*gi bir kural ya da yasa geçerli değildi. Teh*cir hareketlerini, konumuna göre vali ya da kaymakam (sancakbeyi) başkanlığın*da kadı, iskân beyleri, iskân mübaşiri ve iskân başından oluşan bir kurul (iskân da*iresi) yönetirdi. Yerleştirme yöntemlerinden üçüncüsü de, sürgündü. Devlet, gerekli gördüğün*de Müslüman ve Hıristiyan yurttaşlarını kendi egemenlik sınırları içinde başka yer*lere gönderme yetkisine sahipti. Nitekim İstanbul fethedildikten sonra kentin türk nüfusunun çoğalması için Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Müslüman halk buraya sürgün edildi ve bunlar istanbul’un deği*şik kesimlerinde, geldikleri yerlerin adıy*la semtler kurdular (Aksaray, Fethiye, Çar*şamba vb.). Ayrıca, Ege adalarından, Mo*ra ve Kefe’den, Kili ve Belgrad’dan da pek çok Hıristiyan getirtildi. Bunların özellikle işçi, tüccar, esnaf ve zanaatçı gibi deği*şik sınıflardan seçilmesine özen gösteril*di. Öte yandan, toprak sıkıntısı çekilen bölgelerde her köy ve kasabadan on ha*ne başına bir ya da iki hane olmak üzere sürgün çıkarma yöntemi de uygulandı. Böylece Rodos ve Kıbrıs adaları alındık*tan sonra, buralara aynı yöntemle sürgün*ler yapıldı. XVII. yy.’dan sonra iskân siya*setine uygun olarak, özellikle reayanın adalara gitmesini sağlamaya yönelik ba*zı önlemler alındı. |
![]() | ![]() |
![]() |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |