07-05-2016, 01:18 PM | #1 |
Senior Member Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 14.126
| İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri Ve Biçimleri İslamiyet öncesi türk edebiyatındaki nazım biçimleri nelerdir? İslamiyetten önceki türk edebiyatı nazım şekli genel özellikleri ile ilgili kısa, özet konu anlatımı. Koşuk, sagu, destan, sav nedir? Özellikleri nelerdir? İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Nazım Biçimleri Koşuk Sagu Destan Sav Uygur alfabesinde Atasözü olarak kullanılmıştır. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri Ve Biçimleri KOŞUK Türkler islamiyet öncesi belli dönemlerde, “sığır töreni” adı verilen av törenlerinde, “Toy / Şölen” adı verilen kurban törenlerinde ziyafetler ve kazanılan savaşlar sonunda, tüm boyların erkekleri bir araya gelerek eğlenirdi. Bu eğlencelerde söylenen çoklukla aşk, doğa ve yiğitlik konularını işleyen ve “kopuz” adı verilen sazla birlikte söylenen şiirlere “koşuk” adı verilir. Koşuklar İslamiyet sonrası edebiyatta yerini koşmalara bırakmıştır. Örnek: orijinal şekli Öpkem kelip ogradım Arslanlayu kökredim Alplar başın togradım Emdi meni kim tutar Kanı akıp yoşuldu Kabı kamug deşildi Ölüg birle koşuldu Togmuş küni uş batmaz Kaklar kamug kölerdi Taglar başı ilerdi Ajun tını yılırdı Tütü çeçek çerkeşür Etil suvı aka turur Kaya tübi kaka turur Balık telim baka turur Kölün takı küşerür günümüz Türkçesiyle Öfkelenip dışarı çıktım Arslan gibi kükredim Yiğitler başını doğradım Şimdi beni kim tutarmış Kanı akıp boşandı Derisi baştan başa deşildi Ölülerle bir oldu Doğan güneş işte batardı Kuru yerler hep gülerdi Dağbaşları göründü Dünyanın soluğu ılındı Türlü çiçekler sıralandı İtil suyu akar durur Kaya dibini oyar durur Bütün balıklar bakar durur Gölü bile taşırırlar SAGU Sagu, ölen bir kişinin ardından söylenen bir tür ağıt şiiri. Genelde ölen kişinin erdemlerini ve yiğitliklerini konu alır. 7’li hece ölçüsü ile söylenir. Edebi sanatlara yer verilir. Dörtlük esasına dayanır. Ölen kişinin kahramanlıklarını, başarılarını, erdemlerini; kalanların acısını ve duyulan üzüntüyü dile getirir. Sagu, nazım şekliyle söylenir. Bu şiirlere İslâmiyet sonrası halk edebiyatında ağıt, Divan edebiyatında mersiye denir.Yuğ denilen ölüm törenlerinde söylenir. Divân-ı Lugati-t Türk’teki Alp Er Tunga (Saka Türklerinin yazdığı) sagusu bu türün önemli örneklerindendir. Örnek: Alp Er Tunga için söylenmiş sagulardan kaydedilmiş olan bazı parçalar Divânu Lügati’t-Türk’te bulunmaktadır. Bu saguda yer alan ilk üç dörtlük şöyledir; ilk dörtlük Alp Er Tunga öldi mü? Issız ajun kaldı mu? Ödlek öçin aldı mu? Emdi yürek yırtılur. ikinci dörtlük Ödlek küni tavratur Yalnguk küçin kevretür Erdin ajun sevretür Kaçsa tagı ertilür üçüncü dörtlük Begler atın urgurup Kadgu anı torgurup Mengzi yüzi sargarup. Korkum angar türtülür. DESTAN Destan (Farsça: داستان), milletlerin hayatında büyük yankılar uyandırmış tarihî, toplumsal (savaş, göç, istilâ gibi) veya doğal (yangın, salgın hastalık, sel, deprem gibi) olayların anlatıldığı, hayal unsurlarıyla süslenmiş uzun manzum eserlerdir. Destanlar, Araplar’da “esatır. “, Batı’da “myth” olarak adlandırılır. Destanlar ikiye ayrılır: Yapay destanlar Doğal destanlar Yapay Destanlar: yazarı belli olan,daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara az yer veren bir destan türü iken, Doğal Destanlar: anonim (yazarı belli olmayan), ilkel dönemde yaşanmış olayları konu alan ve sözlü destan türüdür. Destanlar İslamiyet’in kabulünden önceki Türk Edebiyatı kategorisine aittirler. Destanlar 3 bölümden oluşur: Halkın benliğinde iz bırakan olaylar ve bunda rol oynayan kahramanlar(çekirdek), Olayın ağızdan ağza aktarılması(yayılış), Daha sonra yazıya geçirilmesidir(derleme). Milletlerin toplumu derinden etkileyen, tarihi önem arz eden önemli olaylarını (doğal afetler, savaşlar, göç, yangın vb.) konu edinirler. Çoğu kez manzum olurlar. Tarih, etnografya, folklor gibi bilimler destanlardaki bilgilerden yararlanır. Destanlar da masallar gibi sözlü ve yazılı olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal Destanlar (İslamiyet öncesi ve İslami Dönem Destanları, Sözlü Destanlar, Anonim)Doğal Destanlar Doğal Destanlar anonim (yazarı belli olmayan), ilkel dönemde yaşanmış olayları konu alan sözlü destan türüdür. Türk edebiyatında doğal destanlar İslamiyet öncesi ve İslami dönem olmak üzere ikiye ayrılır. Bu destanların çoğu destan döneminde yani müslümanlık öncesi dönemde ortaya çıkmıştır. Destan dönemi çok eski dönemlerde mitolojilerin ortaya çıktığı dönemdir. İnsanların evreni, yaratılışlarını, yaşanılan tüm doğa olaylarını sorguladıkları, adlandırmaya çalıştıkları dönemdir. (Örn. Yunan mitolojisindeki Zeus ve Afrodit gibi tanrı ve tanrıçaların ortaya çıkması bu dönemdedir.) Destanların temelinde çekirdek bir olay vardır. Bu olay gerçektir. Zaman içerisinde yaşanmış olan bu gerçek olay o millet tarafından; kimi zaman benzetmeler, kimi zaman abartmalar kullanılarak yaratılmıştır. Özellikle İslamiyet öncesi döneme kaynaklık ederler. Destanların dil ve anlatımı kimi zaman kahramanlara olağanüstü özellikler kazandırır, ifadeler açıktır. Uzun betimlemeler yer almaz. (Örn. Oğuz Kağan destanında sadece Oğuz Kağanın vücudu tasvir edilmiştir.) Sözlü ürünlerdir. Doğal destanların üç dönemi vardır :
İslamiyet öncesi Türkler göçebe yaşam tarzı sürerlerdi. Atçılık ve avlanma onlar için önemlidir. Göktanrı inancı hakimdir. Tüm bu sosyal şartları aynı zamanda destanlarda görebiliriz. Destanlarda dört tip vardır: “Alp” tipi (savaşçı, cesur, korkusuz kişi) “Alperen” tipi (savaşçı, cesur, korkusuz ve aynı zamanda bilgili kişi -alp ve veli tipleri arasında bir geçiş dönemi-) “Veli” tipi (yol gösteren, pir(usta) kişi) “Modern insan” tipi (Günümüz için istenen, ideal insan tipi) Özellikle bazı destanlarda, anlatılan bölüm hikâye, karşılıklı konuşmaların ve seslenmelerin olduğu bölüm nazımdır. Yani nazım ve nesir iç içedir. (Destanların aslı manzum örneklerdir) Yapma Destanlar Yazarı belli olan,yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara az yer veren bir destan türüdür. Eser adı Yazarı
Sav; atasözü niteliğinde, az sözle çok şey anlatan, anlam yoğunluğu bulunan, özlü sözlerdir. Divân-ı Lügati’t-Türk’te pek çok sav vardır. Bugünkü atasözlerinin karşılıklarıdır. Uygur alfabesinde de atasözü olarak kullanılmıştır. Örnek: Tag tagga kavuşmaz, kişi kişige kavuşur. (Dağ dağa kavuşmaz,insan insana kavuşur.) |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |