Fransız yazar Guy de Maupassant; 5 Ağustos 1850 tarihinde Fransa-Fécamp’da dünyaya gelmiştir. Maupassant’ın annesi, edebiyatla yakından ilgili bir burjuvadır. Maupassant, babası, annesi ve ağabeyi bir süre bir arada yaşar. Ancak daha sonra Maupassant’ın annesi ve babası boşanır. Bunun üzerine Maupassant ve ağabeyi anneleriyle yaşamaya başlar. Maupassant, bu yıllarda annesi ve ağabeyi ile doğal çevrede yaşam sürer. İlk eğitimini de yaşadıkları kırsal kasabada alan Maupassant, bu yıllarda dine karşı negatif tavırlar geliştirmeye başlar. Bu fikirlerinin oluşmasında özellikle de Maupassant’ın gitti din okulunun etkisi büyüktür. Zaten bir süre sonra Maupassant, bu okuldan atılır. Daha sonra bir başka okula yazılan usta yazar, burada giderek edebiyat ile daha yakın olmaya başlar. Özellikle bu yıllarda şiir Maupassant için ayrı bir öneme sahiptir.

Liseyi bitiren Maupassant, mezuniyetinin ardından ülkesinin Prusya ile yaptığı savaşa gönüllü olarak katılır ve savaşta görev alır. Savaşın sonlanmasının ardından Maupassant, Denizcilik Bakanlığı’nda çalışmaya başlar. Bakanlıkta böylesine yeknesak bir yaşam biçimi sürdürmek Maupassant için ziyadesiyle sıkıcı bir hale gelir. Bu yıllarda Gustave Flaubert ile tanıştı.(Gustave Flaubert ile Maupassant’ın annesi çocukluk arkadaşıdır.) olan Maupassant, onun sayesinde önemli yazarlar ile tanışır. Fransız yazar Gustave Flaubert, Maupassant’ın kariyerinde ve edebi yaşamında büyük bir öneme sahiptir. Onun da iştirakiyle tanıştığı Natüralist çevreden fazlaca etkilenen Maupassant, birçok eser kaleme alır. Şiir konusunda ise Gustave Flaubert, Maupassant’ın başarısız olduğunu dile getirir ve bunun üzerine fazlasıyla güvendiği dostunun cümlelerini dikkate alan Maupassant düz yazıya özellikle de öykü ve romana yönelir.

Gusta ve Flaubert’in bu uyarısı neticesinde Maupassant, zamanla kısa öykücülük konusunda kendine özgü bir üslup geliştirerek, öykü ustaları arasında anılan bir yazar haline gelmiştir. Öykü ve roman konusunda ciddi uğraşlar veren Maupassant, 1880 tarihinde Boule de Suif adlı eserini kaleme alır ve bu eser Natüralist çevreden büyük beğeni toplar. Maupassant’ın yol göstericisi Gustave Flaubert ise eseri fazlasıyla beğenir ve eser için “Kalıcı bir başyapıt” olarak değerlendirmede bulunur. (Söz konusu eser, Maupassant, ilk eseridir ancak, dilimize aktarılmış hali bulunmamaktadır.) Bu şekilde büyük yankı uyandıran bir eserin ardından Maupassant’’ın ismi giderek yayılmaya başlar. Maupassant, bu eserin ardından birçok öykü ve roman yazarak yayımlar. Daha sonra önemli bazı ülkelere seyahatler düzenleyen Maupassant, kalemini üretken bir biçimde kullanır. Uzun sürü bu şekilde üretken bir yazar olarak yaşayan Maupassant, zamanla çeşitli olumsuz hislere kapılmaya başlamıştır. Dikkat çeken bir ölüm korkusu yaşayan Maupassant, bir hastalık neticesinde intihara kalkışır ve giderek usta yazar aklî bozukluk yaşamaya başlar. Bu bozukluk neticesinde tedaviye başlayan Maupassant, tedavi gördüğü klinikte yaşama veda eder. Ancak ve ancak 43 yıl yaşayabilen Guy de Maupassant, kısacık yaşamı boyunca sayısız eser kaleme alarak büyük bir edebi miras bırakmıştır.

Edebi Kişiliği:

Gustave Flaubert’in uyarısı neticesinde öykü ve romana yoğunlaşan Maupassant, zamanla kaleme aldığı öyküler neticesinde dünyada önde gelen kısa öykü yazarları arasına girmiştir ve günümüzde de bu şekilde anılmaktadır. Onun eserlerinde Realizm’in ve Natüralizm’in etkilerini bulmak mümkündür. Maupassant’ın eserlerinde her sınıftan insan mevcuttur. Bir yandan kırsal bir yaşam süren köylüyü anlatan yazar, bir yandan bürokrasi içinde bocalayan bir memura yer vermektedir. Bunun yanı sıra Maupassant’ın göze çarpan en önemli özelliği sade bir anlatım özelliğine sahip olmasıdır. İnsanları, toplumda var oldukları özellikler çerçevesinde elen alan Maupassant, bireyleri yaşam alanları ile vererek de Doğacılık/Natüralizm akımına uygunluğunu ifşa etmiştir. Öykü ve romanlarının yanı sıra Maupassant, tiyatro oyunları ve eleştirileriyle de önemli bir yazar profili çizmektedir.

•* Toine
•* Contes du jour et de la nuit
•* Mademoiselle Fifi
•* Clair de Lune
•* Les dimanches d’un bourgeois de Paris
*• Pierre et Jean